Akdeniz’in minik mücevheri Kaş’ın popülerliği, tüm güzelliğine rağmen, diğer tatil beldelerine göre daha yavaş bir ivmeyle yükseliyor. İnsan bir yandan “iyi ki böyle” derken diğer yandan bir kez ziyaret eden hemen herkesin kalbinde bıraktığı özel yer nedeniyle, Kaş’ın daha kolay ulaşılabilir bir yer olmasını dilemeden edemiyor.
Kaş’a ulaşım, hem Antalya hem de Dalaman havalimanlarına 3-4 saat uzaklıkta olduğu için çok da kolay sayılmaz. Bu da bu tatil beldesini gerçekten tutkunlarının ziyaret ettiği bir yere dönüştürüyor. Bu durum Kaş’ın genel havasına çok iyi bir şekilde yansıyor ve her yaz birbiriyle kenetlenen bir “Kaş müdavim kitlesi” yaratıyor.
Geçtiğimiz yaz ben de sonunda Kaş’ı görmeye niyetlendim ve varır varmaz bu müdavim kitlesinin arasına katıldım. Bunun birkaç sebebi var, ama ilki Kaş’ta kendinizi turist gibi hissetmiyor olmanız. Restoranlardan plajlarına ve tasarım ürünler satan mağazalarına kadar, hiç kimse sizi böyle görmüyor. Bu da size makul fiyatlar ve iyi hizmet olarak yansıyor.
Kaş’ın tatilcilere sunduğu aktiviteler çok çeşitli. İster tüplü dalış yaparak Caretta’ların cirit attığı kristal berraklığındaki sularının metrelerce altına inmek, isterseniz yamaç paraşütü ile metrelerce yukarısına çıkamak gibi alternatifler, huzurlu güzelliğinin içinde sakladığı adrenalin yüklü hazinelerden. Ben daha sakin bir tatil tercih etsem de Kaş macera arayan tatilcileri de muhteşem doğasıyla mutlu ediyor.
Kaş’ta konaklama seçenekleriniz oldukça fazla. Merkezden biraz daha uzak olan Çukurbağ Yarımadası’ndaki otelleri tercih ederseniz muhteşem manzaralarla uyanmayı garantileyebilirsiniz. Merkezde ise özellikle Küçük Çakıl Plajı’nın yakınında bulunan bir dizi butik otel, hem denize hem de merkeze yakın olmanızı sağlayacak.
Kaş’ta denize girmek için Küçük Çakıl Plajı’nın yanındaki beach club’leri tercih edebilirsiniz. Merak etmeyin, bu mekanlar ne sizden giriş parası isteyecek ne de yüksek sesli müzikleriyle huzurunuzu kaçıracak. Özellikle Derya Beach sıkı bir müdavim kitlesi olan, leziz yemeklerinin dışında kendi tarifleri muhteşem kokteylleriyle de insanı keyiften dört köşe yapan, gün batımının kusursuzca yaşandığı bir plaj. Merkezden kalkan teknelerle Limanağzı Koyu’na gidip, daha sığ bir denizde, daha sakin plajlarda yüzmenin zevkine de varabilirsiniz. Hidayet Koyu ve Kaş Camping de Kaş’ta denize girilebilecek diğer alternatifler.
Kaş’ın merkezi küçük, ancak birçok lezzet ve eğlence alternatifini barındırıyor. Kaş’a bir kez vardığınızda artık ulaşım probleminiz de kalmıyor, çünkü merkezde kalıyorsanız her yer yürüme mesafenizde olacak.
Yemek için ilk denemek istediğim yer, burada pek de bulmayı beklemediğim vejetaryen lokanta Oburus Momus oldu. Vegan ya da vejetaryen olmasanız da, şirin atmosferlerinde dünya mutfaklarından sundukları lezzetleri mutlaka deneyin! Ocakbaşı konsepti genellikle yazla çok özdeşleştirilmese de Zaika, Kaş’a giden etseverler tarafından bu kadar çok övüldüğüne göre benim gibi vejetaryen değilseniz listenize eklenmeli. Meyhane keyfi yapmak için tercihim Nereid oldu. Begonviller içindeki ferah bahçesi, lezzetli mezeleri ve nostaljik müzikleriyle çok keyifliydi. Ruhi Bey Meyhanesi, Gelos ve muhteşem manzaralı Üzüm Kızı da sizi memnun edecek diğer meyhaneler. Kaş’ın çok övülen bir başka mekanı ise Bi’ Lokma. Ben denemedim ancak söylenene göre sabah kahvaltısından akşam yemeğine kadar günün her öğünü için Türk mutfağından zengin lezzetleri sunuyor ve sıcak, samimi atmosferiyle size kendinizi evinizde hissettiriyormuş.
Kokteyl meraklısıysanız Kaş’ta muhteşem çeşitler deneyebilirsiniz. Derya Beach’ten bahsetmiştim, ancak iç taraftaki bir sokakta gizli Deli Bakkal Likörhanesi’ni de unutmak olmaz. Kendi tarifleriyle müthiş kokteyllere ve shot’lara imza atıyorlar. Hideaway de grup halinde gidip ‘kova’ diye adlandırdıkları özel sangrialarından içmek için ideal bir mekan.
Diğer mekanlar arasında İstanbul’dan bildiğimiz Ayı, denize sıfır konumuyla öne çıkarken, Kaş klasikleri Deja Vu ve Mavi de mutlaka uğramanız gereken diğer mekanlar. Müziğin geç saatlere kadar devam ettiği Gagarin, canlı performansların sergilendiği Echo da sosyalleşmek ve eğlenmek için harika tercihler.
Kaş’ın kendisi olduğu kadar çevresi de muhteşem. Benim sürem kısıtlı olduğu için, bana en ilginç gelen tercihi yaptım ve günübirlik Meis adası turuna katıldım. Burası yaklaşık beş altı saatte keşfedebileceğiniz minicik bir Yunan adası ve tekneyle yarım saat gibi kısa bir sürede ulaşılabiliyor.
Vizeniz yoksa, Kaş’taki birçok tur acentesinden yardım alabilirsiniz. Adada Yunan havasını solurken Mavi Mağara’yı görmeyi ve St George plajına gitmeyi unutmayın. Zaten limanda sizi buralara paket tur şeklinde götürüp geri getiren birçok minik tekne sahibiyle karşılaşacaksınız.
Vaktiniz kalırsa limandaki restoranlardan birine oturup Yunan mezelerinin ve ouzo’nun tadını da çıkarabilirsiniz.
Sizin vaktiniz daha uzunsa, yüksekliği 200 metreyi bulabilen daracık geçişli Saklıkent Kanyonu’nda yürüyüş yapabilir (bunun için de Kaş merkezindeki turizm acentelerinden yardım alabilirsiniz) ve Türkiye plajları denince akla ilk gelen görüntünün sahibi Kaputaş’ta yüzmenin keyfini çıkarabilirsiniz.
Kaş’a daha önce gittiyseniz zaten mutlaka tatil planlarınızın bir yerinde yer alıyor olmalı, ancak henüz gidip görmeyenlerdenseniz bu eksikliğinizi bir an önce gidermelisiniz!
Bu yazarın açıklaması maalesef yok.