Portekiz’in Evora kentindeki şapel 16. yüzyılda inşa edildi. Şapeli korkutucu kıran özelliği ise duvarlarından insan kemikleri ve iskeletleri bulunması.
Yerel tarihçilere göre burada 5 bin farklı insanın kemikleri yer almaktadır. Katedralin girişindeki yazı ise daha içeri girmeden ürpermeniz için yeterli: Biz iskeletler burada sizinkiler için bekliyoruz.
Romanya’nın Transilvanya bölgesinde bulunan orman Avrupa’nın şeytan üçgeni olarak kabul ediliyor.
Litvanya’daki bu tepe Katolik Hristiyanlar tarafından sık sık ziyaret ediliyor. Hristiyanlar buraya bir haç bırakırlarsa dileklerinin gerçekleşeceklerine inanıyor.
Tam sayı bilinmemekle birlikte tepede 50 binin üzerinde haç olduğu düşünülüyor.
İspanya’nın Malaga şehrinde bulunan bu ölümcül patika dünyanın en tehlikeli yerlerinden biri olarak kabul edilir. En geniş yeri sadece 1 metre ve nehirden yüksekliği 100 metredir.
Herhangi bir korkuluk ve güvenlik önlemi olmayan bu patika 1905 yılında vadideki dik kayalara sabitlenmiş çelik raylar üzerine ince bir beton dökülerek inşa edilmiştir.
Filipinlerin Sagada kentinde bulunan asılı tabutlar ürkütücü bir manzaraya sahip. Bu bölgede ölüleri kayalıklara asmak ritüeli 2 bin yıldan fazladır süren bir gelenek.
Kutsal Kabul edilen dik bir vadide kayalıklara asılmış halde yüzlerce tabut bulunuyor. Efsaneye göre dünya ve cennet arasında bir merdiven bulunuyor.
İspanya’nın San Fermin kentinde her yıl yapılan bu festivale katılmak da sadece cesareti olanların işi.
İtalya’nın Sicilya bölgesinde 16. yy’da kurulan ölüleri mumyalayarak duvarlara astı. Duvarlara asılan ölülerden kasabanın önemli ve zengin insanlarının giysileri her yıl yenilenirken fakirlere dokunulmadı.
19. yy’a kadar süren uygulama nedeniyle kilisenin raflarında ve duvarlarında 8 bin mumya bulunuyor. Burası aynı zamanda dünyanın en meşhur mumya müzesi.
Solomon adalarındaki bu bölge gemiler için su altındaki mercan kayaları nedeniyle haritalarda yer verilmeyen bir bölge. 2000 yılında ‘World Discoverer’ isimli büyük yolcu gemisi burada sıkışıp kaldı. Yolculardan kimse yaralanmadı ancak dev gemi bölgeden çıkarılamayarak geride bırakılmak zorunda kaldı. Geminin kalıntıları hala balıklar ve diğer deniz canlıların mesken tuttuğu bir yer olarak varlığını sürdürüyor.
Çöl��n ortasında yardım istermişçesine duran bir el… Şilili heykeltraş Mario Irarrázabal’ın Atacama Çölü’nün ortasında yaptığı bu heykel görenleri şaşırtıyor.
Sanatçının ‘Hand of the Desert’ adını verdiği çalışma, Antofagasta şehrine 75 km uzakta. 11 metre yükselliğe sahip. Bu heybetli anıtın yalnızlığı, adaletsizliği ve çaresizliği sembolize ettiği söyleniyor.
Bu yazarın açıklaması maalesef yok.