Bazı yerler yaşayan bir müze gibidir, tarihi doya doya solursunuz; bazı yerler gece hayatının çılgınlıklarıyla bilinir; bazı yerlerdeyse plajdaki şezlongunuzda geçirirsiniz tatilinizi. Ama Malta’daysanız tek bir tatilde üçünü birden yapabilirsiniz.
Üç adaya yayılmış Malta’nın yüz ölçümü küçük ama gezilecek yerlerinin yoğunluğu epey fazla. En güzeli de yılın neredeyse tamamının güneşli ve sıcak geçmesi. Bu nedenle adaya yapacağınız tatili yılın hangi dönemine denk getirirseniz getirin, güneş sizinle olacak.
Başkent Valletta’da görülebilecek tarihi yerlerin başında Büyük Usta’nın Sarayı ve Aziz John katedrali bulunuyor. Üst Kışla Bahçeleri de manzarasıyla büyüleyen bir yer. Gününüzün geri kalanını, Valletta’nın Malta’ya özgü sarı taştan inşa edilen, cumbalı, şirin evlerinin bolca bulunduğu dar sokaklarında bol bol fotoğraf çekerek keyifle değerlendirebilirsiniz. Valletta’nın 20 dakika uzaklığındaki minik balıkçı köyü Marsaxlokk ise renkli tekneleriyle oldukça şirin bir yer.
Sessiz şehir yani Mdina, Malta’nın eski başkenti ve yine her bir sokağında tarihi dokuyu hissedeceğiniz, çok özel bir yerleşim bölgesi.
Malta’nın plajlarının en popüleri kuşkusuz üçüncü ve en küçük adada bulunan Blue Lagoon. Denizin ne kadar mavi olduğuna inanamayacaksınız. Gozo’daki Paradise Bay, Popeye’s Village’a yakın upuzun kumsal Mellieha Plajı, Valletta’nın merkezindeki St George’s plajı, Malta’da Akdeniz’in sularının keyfini çıkaracağınız plajlardan sadece birkaçı.
Gece hayatının sabahın ilk ışıklarına kadar devam ettiği Malta’da, kulüplerin, barların ve restoranların yoğun olduğu bölge, St. Julian’s’daki Paceville. Burada her zevke hitap eden bir eğlence var ve fiyatlar sizi şaşırtacak kadar uygun.
Kısacası Malta, doğal güzellikleri, tarihi zenginliği ve eğlence hayatı ile her tür tatilciyi mutlu edecek bir seyahat rotası. Eğer bu yaz tatilinizi henüz planlamadıysanız, Malta’ya zaman ayırmanızı mutlaka öneriyoruz!
Bu yazarın açıklaması maalesef yok.